Borç Takası ( swap )

Hızlı bir şekilde artan iç ve dış borç yükü yeni krizlere ortam hazırlıyor. Gelişmiş ülkelerde borç vadeleri 30 yıla kadar çıkabiliyor. 500 kritere göre ülkelerin değerlendirildiği Dünya Bankası raporunda gelişmesi imkansız 40 ülke arasında 17.sırada bulunan Türkiye'de vadeler 6 ayı geçmekte zorlanıyor. Bir hafta sonrasını bile göremediğimiz istikrarsız bir ortamda yatırımcılar 6 aylık süreyi uzun vade olarak değerlendiriyorlar. Vadenin kısalığı ve faizlerin yüksekliği borçlanma gereksinimini katlanarak arttırıyor. Bu kısır döngüden çıkılması için güven ortamının sağlanması, vadelerin uzaması ve faizlerin düşmesi gerekiyor. Güven unsurunun olmadığı bir ortamda vadelerin uzatmanın yolu kurumsal yatırımcıları ikna etmekten geçiyor. Döviz kurlarının serbest bırakılmasıyla birlikte, kriz hükümetimizin önceki programına güvenip 15 milyar dolar açık pozisyon taşıyan bankalar zor durumda kaldılar. Programın çöküşü sonucunda faiz yükselişi ve döviz kurlarındaki hızlı artış sebebiyle zarara girdiler. Zararlarının bir kısmını devletten borç takası yoluyla tanzim etmek istiyorlar. Yani kağıt değişiminden kar elde etmek istiyorlar. Hazine yüklü miktarda bir borç takasına sıcak bakmasa da vadeleri uzatmak, yeni bir kriz yaratmamak ve piyasaların önünü açmak için bankalara taviz vermek zorunda kalacak gibi gözüküyor. Bankalar açık pozisyonlarını devam ettirmek, uzun vadeli ve düşük faizli dış borç almak istiyorlar. Dış kredi kuruluşları ise borçların ödenmeme riskine karşın, önlerini görmek istiyorlar. Piyasaların istikrara kavuşmasını bekliyorlar.

Hazine Haziran ayı borçlanma programını açıkladı. Haziran ayında 9,316 katrilyon tl iç borç; 1,911 milyar dolar dış borç geri ödemesi yapılacak. Hazine 4,4 katrilyonluk ihale açacak. 25 Hazirandaki IMF kredisi onaylanırsa 2,9 milyar dolar da IMF den gelecek. İhalelerde en uzun vade 6 ay olarak belirlenmiş. Borç takasının gerçekleştirilmemesi durumunda yaz dönemini atlatabilsek bile Ekim - Kasım aylarında yüklü itfaların yoğunlaşması ve aynı tarihlerde çıkabillecek bir hükümet krizi veya seçim tartışmalarının ortaya çıkması durumunda yeni bir kriz ortamı oluşabilir.

Bankalar uzun vadeli kağıtları düşük kur üzerinden takas etmek istiyorlar. Hazine Haziran ve Temmuz kağıtlarını reel bir kur üzerinden takas etmek istiyor. Tl cinsinden kağıtların döviz bazında kağıtlarla takas edilmesi uzun vadede yeni bunalımları getirebilir. Borçların dövize çevrilmesi döviz rezervlerini azaltabilir ve enflasyonist bir baskı yaratabilir. 5 milyar dolarlık bir takas makul gözüküyor. Açıklamalara göre 4 - 6 yıl arasında bir vade hedefleniyor. Arjantin'de 67 milyar dolarlık kısa vadeli borç stoğu bulunuyor. Borç takası için 5 ile 30 yıl vadeli devlet tahvili çıkarılıyor. Şu ana kadar 20 milyar dolarlık takas yapıldı. Ülkemizdeki bu koşullarda 30 yıllık bir vade hayal gibi gözüküyor.

Borç vadelerinin uzatılamamasında Demirbank'ın etkisini hissediyoruz. Demirbank'ın elindeki kağıtlar da takasa dahil edilmelidir. Piyasa yapıcılığı sistemi borç takasında mutlaka uygulanmalıdır. Bankalarla uzlaşma arayışı içinde olmalıyız. Bankalar batarsa yük gene Hazine'nin üzerine kalacaktır. Dolar kuru 1 milyon tl olmalıdır. Döviz kağıtları kupon ödemeli olarak düzenlenebilir. Bu şekilde bankaların açık pozisyonlarını azaltmaları sağlanabilir. Ortalama vade 10 yılın üzerine çıkmalıdır.

Borç takasının yapılmaması durumunda, dış kredi de alamayacağımız varsayımıyla güven bunalımına girebilir ve döviz çıkışı ile birlikte 3.krize girebiliriz. Dünyada üstüste 3.kriz geçiren ülke yok tabii ki Rusya'yı saymazsak.

Borçların döndürülebilmesi için borç takası şarttır. Bu ortamda uzun vadeli borç alamıyoruz. 5 milyar dolarlık borç takası yapılabilirse güven sağlanacaktır ve 5 milyar dolarlık yeni bir dış borç daha gelebilir. Bu sayede önümüzü görmeye başlayabiliriz.